Birçok insan gibi ben de güçlü olmak ve iyi görünebilmek adına spor salonuna adım attım. Şunu şimdi farkediyorum ki güçlü olmak hep içimde bir yerlerde iyi görünmeye baskınmış. Bavulla okulumun yurdundan eve git gel yaparken bile hep güçlü olmayı dilerdim, keşke bu ağırlık bana çerez gibi gelse ve taşırken zorlanmasam diye düşünürdüm.
Powerlifting Aslında Doğal Yollarla Vücut Geliştirmenin Temelidir
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Doğal yollarla (steroid kullanmadan) vücudunuzu geliştirmek istiyorsanız, belli bir gücü inşa etmeden bir arpa boyu yol alamazsınız. Bu gücü inşa etmenin gerekliliğini artık hepimiz bas bas bağırıyoruz.
Her zaman daha ağır kaldırmalısınız ki gelişmeye devam edin. Yoksa vücut zaten kastan kurtulmak ister, enerji tasarrufu için o kaslardan kurtulmayı bekler pusuda. Daha ağır için zorlamazsanız da kas inşa etmeye gerek duymaz.
Full Body Antrenmanlar Daha Fazla Kas Kütlesi Ekler
Benim spora başladığım yıllarda bundan bahseden kimse yoktu. Ben kendim araştırmak durumunda kaldım. Şükür ki bu durumdan 6-7 aylık bir split program (bölgesel, kol, göğüs programı) geçmişinden sonra haberdar olabildim.
Squat, bench press ve deadlift gibi egzersizlerle vücudun güç temelini inşa ederken; daha izole egzersizlerdeki ağırlık kapasitemizi de arttırabileceğimizin farkına vardım.
Tabii ki akabinde full body dediğimiz program tipinin de bilimsel olarak daha fazla kas kütlesi koyduğunu keşfederek, 3 büyük egzersizle (squat, bench press ve deadlift) başlayan ağır (ama kişiye göre ağır) programlara geçiş yaptım.
İnandığımız Hem Estetik Hem Güçlü Olmak Yalanı
Bu geçiş evresinde, çocukluğumdan beri çelimsiz, güçsüz ve ufak olmaya bir isyan niteliğinde kilo aldım. Spora başladığımda 63 kilogram, bölgesel çalışmalardan full body çalışmalara geçtiğimde ise 74 kilogramdım.
Bu isyanımla 105 kilograma kadar çıktım. Göbeğimden ayakkabı bağlayamayacak bir noktada, en ufak fiziksel aktivitede terler akıyordu vücudumdan. Kilo vermem gerektiğini farkedip 75 kilograma geri düştüm fakat eskisinden çok daha fazla kas kütlem vardı.
Bu evrede rugby sporunu da denemiştim, krav maga ile de ilgileniyordum. Fazla fiziksel aktivite, kalori açığı ve düzgün bir beslenme ile 7-8 ay süren bu kilo verme serüveninin sonunda hepsi bir arada yürümemeye başlamıştı. Hem odağım dağılıyordu ve hiçbirinde iyi bir gelişim hızına sahip olamıyordum; hem de vücuduma hepsi bir arada ağır geliyordu.
Birini seçip ondan ilerlemem gerektiğini düşünüyordum. Bu sıralarda da powerlifting çok popüler değildi. Dan Green ve Eric Lilliebridge’in Mark Bell’in spor salonundaki powerlifting yarışmasına katıldığı, bir avuç powerlifting sporcusunun olduğu zamanlardı.
Dan Green’i keşfettikten sonra, hem estetik hem de aşırı güçlü olabilme ihtimali beni fazla cezbetmişti. Odağımı dağıtmadan kendimi powerlifting sporuna adamaya karar verdiğim an, ilk Dan Green videosu izlediğim andı diyebilirim.
Sonradan farkettim ki; Dan Green, Larry Wheels, Stan Efferding… Bunlar hem iyi görünen hem de powerlifting yapan sporcular. Ama azınlıktalar. Sporun %1’ini oluşturuyorlar. Koçlarım da hem görüntü hem güç konusunda limitleri aynı anda zorlamanın zorluğunu anlatmışlardı. Yine bir tercih anı, yine ben… Dan Green ile filizlenen powerlifting aşkı, görüntüyü ikinci plana atacak kuvvetteydi ve ben sert antrenmanların tutkunu haline gelmiştim. Görüntüyü çok uzun süre geri plana atarak, herkesin adımla özdeşleştirdiği SPESİFİK powerlifting çalışmalarına başladım.
Yani salonda yaptığım her şey, 3 büyük egzersizi yükseltmeye ve limitlerimi zorlamaya yönelikti.
Hem Estetik Hem Güçlü Olunur, İki Özelliğin Limitleri Aynı Anda Zorlanamaz!
Şunu da eklemeliyim ki, düzgün bir diyetle tabii ki powerlifting yaparak da gayet iyi görünebilirsiniz. Bunu başardığım bir sürü öğrencim var. Sonuçta powerlifting kas yapan bir spor, görüntünün belirleyicisi de uyguladığınız diyet. Eğer güce çok bağlanıp, güçlenmek için yağ oranınızı çok arttırmazsanız gayet iyi görünürsünüz.
Fakat güç bağımlılık yapabiliyor, o konuda uyarayım. Ben yalnızca limitleri zorlamaktan bahsediyorum. Olabileceğiniz en güçlü versiyonunuz yağlı bir vücut gerektirebilir, en estetik halinizde ise o kadar güçlü olamayabilirsiniz. Takip edenler görmüşlerdir ki, son diyetimde gücümü ciddi oranda kaybettim ve bunun hızlı bir diyet yapmakla ilgisi yok. O yağ oranları daima benim için zorlayıcı olmuştur.
Her vücut farklı; ama estetiği ve gücü aynı anda bulundurma yüzdesi, dünya genelinde gerçekten az arkadaşlar. Bunu kabullenelim. Hem estetik hem güçlü olunur fakat birinin limitlerini zorlamak istiyorsanız, çok iyi bir genetiğe sahip değilseniz (bu ihtimal %90) bir tercih yapmanız gerekecektir. Gördüğünüz gibi Larry Wheels sadece bir tane…
Ben mi? Son yaptığım diyet haricinde hep gücü tercih ettim.
Neden Estetik Görüntü Değil de Güç?
Peki neden bu yolu seçtim? Bu tamamen tercih meselesi. Neyi seviyorsanız o. Hiçbir spor, diğerinden üstün değil. Tabii ki toplumun ilgisini daha çok çeken ve göze hoş gelen sporlar daha fazla talep görüyor ancak günün sonunda kararı veren kişi sizsiniz. Çok popüler olan futbolu da seçebilirsiniz, hiç popüler olmayan eskrimi de. Öğrencilerimi de aynı şekilde asla taleplerine göre yargılamadım, benimle çalışmaya başladıklarında onlardan hedeflerini listelemelerini istediğimde tam anlamıyla ne istiyorlarsa ona yönelik bir süreç başlattım. Neyi seviyorlarsa onu yaptırdım. Sevdiğimiz şeyi yapmayacağız da ne yapacağız?
Spor Dalı Sakatlamaz, Spor Dalını Düzgün Uygulamamak Sakatlar
Çoğu insan bu sporun sakatlayacağından bahsediyor olsa da, hiçbir sporun sizi sakatlamak için dizayn edilmediğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bir spor doğru yapıldığında sakatlamaz, sağlıklıdır ve güçlendirir. Powerlifting de doğru teknikle, doğru beslenmeyle ve doğru antrenman programıyla yapıldığında gayet sağlıklı bir spordur. Kimse otoritesini kullanarak göz boyamasın. Sakatlık oranları ise vücut geliştirme ile aşağı yukarı aynı. Ayrıca insanlar uçuyor uçuyor! Skydiving yapıyorlar ve ne tehlikeleri göze alıyorlar. Bu kadarını da göze almayacaksanız bir odaya kapanmalısınız…
Ben ufacık çocukların, kas yığını adamlardan fazla ağırlık kaldırabilmesine hayran kalmıştım. Ağır bir kaldırışı başarmak, sürekli ilerlediğimi rakamlarla net bir şekilde görmek mükemmel bir histi. Bu ilerliyor ve gelişiyor olma hissini vücut geliştirmeyle ilgileniyorken çok tadamamıştım. Gelişimi powerlifting çok daha objektif bir şekilde göz önüne seriyor. Genetik faktörünün rolü ise vücut geliştirmedekinin belki de %10’u… Yani tam benim gibi genetiği mükemmel olmayan ama çalışkan adamların sporu! Sürekli olarak adrenalin dolu antrenmanlarla belli bir rakamı egale etmeye çalışmak tam benlikti. Spor salonunda yapılan antrenman başka bir şeydir, fiziğinize olan etkiyi yönetmek başka. Ben antrenmanı, fiziğimin nasıl değiştiğinden çok daha fazla seven bir sert antrenman tutkunu olduğum için powerlifting sporunu seçtim.
Kollarımın büyümesi, pump hissi, kas derinliğimin artması beni hiçbir zaman ağır bir deadlift kadar tatmin etmedi. Kaldı ki ben insanların arasında aykırı bir görüntüye sahip olacak kadar, ilgi çekecek kadar büyük bir vücudu hiçbir zaman istemedim. Normal gözükmek ama atletik kapasitesi gelişmiş bir sporcu olmak çok daha güzel bence. Kimse sizden beklemiyorken epey yüksek kilolara girebilmek çok daha aykırıydı. Adeta düzene karşı bir isyandı. Bu hissi de çok sevmiştim. Jonnie Candito’yu ilk izlediğimde o kadar az kas kütlesiyle o kadar yüksek ağırlıklara girmesi beni spora daha da bağlamıştı. Tam olarak öyle olmayı istemiştim. Kas yığını olmayan, atletik ve estetik görünen bir fizik, kocaman ağırlıklar. İstediğimin bu olduğunu farkettim.
Daha sonraki yıllarda ise vücut geliştirmede müsabakanın poz vermeden ve doğru ilaç kullanımından ibaret olduğunu, powerlifting müsabakalarında ise gerçekten sporculuğunuzun test edildiğini idrak ettim. İlk yarışmamdan sonra, powerlifting hayatımın bir parçası oldu ve olmaya devam ediyor. Nice sporcuları yetiştirip, kendimi de geliştirerek bu yolculuğa devam ediyorum.
Powerlifting halkın sporudur. Bir sürü yaş grubu, siklet bulunur ve yeni başlayanından dünya rekoru kırmayı hedefleyenine kadar herkesi platformda görebilirsiniz. Kimse birbiriyle dalga geçmez çünkü herkes platformda bulunmanın arkasında nasıl bir emek olduğunu bilir. Kimse kimseyi yargılamaz. Bu yüzden powerlifting.